Kadınlara ‘iş’in kapılarını açan saraylı

2023 Sürdürülebilir Kalkınma Raporu’na göre dünya cinsiyet eşitliği konusunda bu hızla ilerlerse kadın ve erkeğın her alanda aynı çizgide hizalanması 160 yıl sürecek. Böyle raporlar olumlu anlamda farkındalık yaratmayı hedefliyormuş gibi görünse de birilerine ‘artık vazgeçin’ deme cesaretini de veriyor. Oysa bundan tam 110 yıl önce çakılan bir kıvılcıma tutunmak, toplumsal cinsiyet eşitliği için daha tetikleyici olabilir.

KAFKASLAR’DAN YILDIZ SARAYI’NA

Bu yazı işte o kıvılcımı, onu ateşleyen 20 yaşındaki genç bir kadını anlatıyor. Nuriye Ulviye. Yaşasaydı bugün 131 yaşında olacaktı. O’nun başlattığı hareket sayesinde Türkiye’de kadınların yüksek eğitim almalarına yol açıldığı belirtiliyor. Bu nedenle 21 yıldır Bilim Kadınları’nı destekleyen L’Oreal, Türkiye’de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kampanyasının odağına Nuriye Ulviye’yi koydu. Nuriye  Ulviye’nin çıkardığı Osmanlı’nın ilk kadın hakları dergisi Kadınlar Dünyası’nın 1913’te basılan ilk sayısı orijinaliyle birlikte günümüz Türkçe’siyle L’oreal Türkiye Ülke Genel Müdürü Sinem Sandıkçı Gökçen’in sunumuyla basıldı.

Nuriye Ulviye Mevlan Civelek hakkında kaynaklar Balıkesir’in Gönen ilçesinde 1893 yılında doğduğunu söylüyor. Ancak babası Mahmut Yediç ve annesi Safiye Hanım Çerkes. Rus İmparatorluğu tarafından Kafkaslar’dan sürülen aile önce Trabzon, ardından Balıkesir’e göçüyor. Aile maddi sıkıntılarla başa çıkamayınca altı yaşındaki kızları Nuriye Ulviye’yi Yıldız Sarayı’na göndermeyi seçiyor. Nuriye saray terbiyesiyle büyüyor. 13 yaşındayken kendisinden yaşça hayli büyük olan ll. Abdülhamid’in süt kardeşi Hulusi Bey ile evlendiriliyor.

20 YAŞINDA FARK YARATTI

Hulusi Bey yedi yıl sonra hayatını kaybedince Nuriye, 20 yaşında dul kalıyor. Yaşamını kadınların hayatını değiştirmeye adıyor. 4 Nisan 1913’te ‘Kadınlar Dünyası’ dergisini çıkarıyor. Bu, Osmanlı’da ilk kadın hakları dergisi. Daha da cesaret verici adım dergiden bir ay sonra kadınların eğitim ve istihdam olanaklarını, kıyafet haklarını iyileştirmek amacıyla Osmanlı Müdafaa-i Hukuk-ı Nisvan Cemiyeti’ni (Osmanlı Kadın Hakları Savunma Derneği) kurmak oluyor. Nuriye Ulviye, bir süre sonra Rifat Mevlan ile evleniyor. Kadınlar Dünyası dergisi, Müslüman bir kadının fotoğrafını yayınlayan ilk dergi olarak döneme damga vuruyor.

Nuriye Ulviye’nin yazılarında anlattıkları ile aslında 8 Mart 2024’te altı çizilenler arasında çok da fark yok. Kadınların yüksek öğretim hakkı, işyerlerinde eşit ücret alması ve memuriyet hakları gibi konulara yoğunlaştığı görülüyor. Ayrıca, kadınların peçe yerine başörtüsü takabilmeleri, evliliklerinde eşit haklara sahip olmaları ve düzenlenmiş evlilik uygulamalarına karşı çıkmaları gerektiğini savunuyor. Bu yazılar bazı kampanyaları ateşliyor ve  ilk kez bir telefon bürosunda yedi kadının çalışmaya başlamasında etkili olduğu belirtiliyor. Aynı şekilde 1914’te kadınların yüksek öğrenim görebilmesi için İnâs Darülfünu’nun da aynı etkiyle kurulduğu inkar edilmiyor.

Nuriye Ulviye’nin sarayda başlayan hayatı, daha sonra evlendiği hekim Antakyalı Ali Muharrem Civelek’in memleketinde son buluduğunda 1931’i gösteriyordu. Onun yaktığı ateş bugün de kadın hakları mücadelesini alevlendiriyor.

BİLİM KADINLARI FİNLANDİYA’NIN ÖNÜNDE

Bilimde kadınların gücünün arttığını pandemiden bu yana daha iyi gözlemliyoruz. İyileşmenin arkasında kız çocuklarını STEM alanlarına yönlendiren projelerin etkisi var. Bir yandan da kadınların bilimsel çalışmalarını destekleyen, fonlayan uzun soluklu projelerin hakkını teslim etmek gerek. İşte bunlardan biri L’Oreal’in Bilim Kadınları İçin projesi. Globalde 25 yıl önce başladı. Türkiye’de de 20 yıldır devam ediyor. Ben de ilk günden beri projenin takipçisiyim. Ne oldu, nerelere geldi diye merak ettim. L’Oréal Türkiye Ülke Müdürü Sinem Sandıkçı Gökçen’e sordum.

YEDİ NOBEL’Lİ KADIN

25 yılda Bilim Kadınları İçin programına 150 milletten 4 binden fazla kadın başvurmuş. Malum, 40 yaş altı bilim kadınları bu programa katılabiliyor. Sandıkçı, programın etkisi konusunda iddialı, “Çok çarpıcı bir rakamla özetlemem gerekirse 1901’den beri verilen 640 Nobel bilim ödülünden sadece 26’sının kadınlara verilmiş durumda. Bunların 7’si ise L’Oréal Grup’un da ödüllendirdiği kadınlar” dedi.

Türkiye’nin nasıl bir performansı var peki? İşte Sandıkçı’nın yanıtı: “Türkiye’de bu alanda önemli bir gelişme yaşandığını söyleyebiliriz.  Türkiye’de bilimin tüm seviyelerinde yüzde 40’a yaklaşan kadın temsiliyetine ulaşmasında etkimiz olduğunu düşünüyorum. Doğal bilimler ve mühendislikte yüzde 35, sosyal ve beşeri bilimlerde yüzde 43 olacak şekilde kayda değer bir ilerleme var. Bu oran Fransa’da yüzde 27, Hollanda’da yüzde 25, Almanya’da yüzde 28 ve Finlandiya’da yüzde 32. 21 yılda 120 genç bilim kadınına destek olduk. Ülkemizden 5 bilim kadını Uluslararası Yükselen Yetenek seçildi. Biri de Uluslararası Üstün Yetenek ödülü kazandı.” Beni en çok Finlandiya kıyaslaması etkiledi. Demek eğitimde bir dünya markası olan Finlandiya’dan daha çok bilim kadını yetiştirmişiz. Programın bu yıl ki aşağına başvurular 15 Mayıs’a  kadar devam edecek.

BİLİMLE HAYATA DOKUNDULAR

– Bilim Kadınları İçin programının kahramanları var. Örneğin ‘Türkiye’nin En Genç Profesörü” Seda Keskin Avcı, bir bilim dergisi tarafından “Dünyanın En Seçkin 20 Bilim Kadını” listesine dahil edildi. 

– Uluslararası Yükselen Yetenek Ödülü alan beş bilim kadınından biri, kanseri kendi hücrelerimizle yenmek üzerine bir proje geliştiren Duygu Sağ. Ayrıca mesane kanserinin tanı ve tedavisinin kişiselleştirilmesi üzerine çalışan Serap Erkek, uydu teknolojilerindeki radyasyon etkileri üzerine çalışan Bilge Demirköz, kanser hücrelerindeki etkileşim ağlarının sırrını matematiksel formüllerle ortaya çıkaran yazılımlar geliştiren Nurcan Tunçbağ, ilaçların etkinliğini hastalar üzerinde test edilmeden görebilmek için yapay hücre zarı şeklindeki deneysel platformlar geliştiren Ahu Arslan Yıldız da önemli isimler arasında.

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir